Herkes BASININ Çaresine Baksın

Daha önce Kahramanmaraş Büyükşehir Belediyesinde Basın ve Halkla İlişkiler Şube Müdürlüğünde Haber Editörü olarak görev yapan genç gazeteci Ömer Kara, 6 Şubat Kahramanmaraş depremiyle birlikte özellikle yerel basının içine düştüğü zorluğu anlatan etkili yazı kaleme aldı.

Kahramanmaraş Büyükşehir Belediyesindeki görevinin ardından, Türkiye Belediyeler Birliği Basın ve Yayın Müdürlüğünde asaleten yeni görevine başlayan Kara, memleketindeki meslektaşlarının sorunlarına duyarsız kalmadı.

Asrın felaketi olarak adlandırılan ikiz depremlerden sonra toplumun her kesimi gibi büyük bir yıkım yaşayan Kahramanmaraşlı gazeteciler adeta yalnızlığın ve kimsesizliğin içine itildi.

Üstüne Basın İlan Kurumu tarafından 1 Nisan’dan itibaren geçerli olan Resmi İlan ve Resmi Reklam alma yönetmeliğindeki şartların ağırlığı ise depremin yıktığı gazetecileri yok olma aşamasına getirdi.

İşte Genç Gazeteci Ömer Kara’nın meslektaşlarının içinde bulunduğu durumu ve çözüm önerilerini içeren yazısı:

Herkes basının çaresine baksın!

"Asrın Felaketi"...

Hakikat bu, evet.

Bir zamanlar latif rüzgârların toprağa değdiği, güneşin dalga dalga yayıldığı, Ezan-ı Muhammedinin ruhumuzu okşadığı 11 il, enkaz yığını haline geldi. 13,5 milyon insanın kimisi evsiz, kimisi işsiz kaldı. 50 bin vatandaşımız; senin ağabeyin, benim kardeşim, filancanın askerlik arkadaşı hayatını kaybetti! Öldük sevgili kardeşim, ezcümlesi bu işte: Öldük!

Enkazın altında ne kalmadı ki!

Onlarca basın mensubu, yıllarca ter döküp, güç bela aldığı hanelerin altında kalarak şehit oldu. Bazı televizyon kanalları stüdyolarını kaybetti, bazı gazeteciler ekipmanlarını yitirdi, bazısı da en yakınlarını bekledi enkazda saatlerce. Bazı müteveffa, bazı kahramanlar da -kendi müşkülünü bir kenara bırakıp- yardıma koştular.

Vatandaşın gören gözü görmez, işiten kulağı işitmez oldu. Haberler yazılamadı, görüntüler alınamadı, gazeteler basılamadı. Bazı ajans muhabirleri, kurumlarının destekleriyle görece daha hızlı yaralarını sarabildi. Bölgeye takviye birçok basın ekibi sevk edilmek zorunda kaldı. Günlerce, yemeden içmeden çalıştılar. Her biri, en az can kurtaran kahramanlar kadar özveriliydi.

Depremzede ajans muhabirleri rotasyonla bir müddet travmalarını yenmeleri için dinlendirildiyse de, yerel medya el elde, baş başta kalakaldı. İnternet yok! Ekipman yok! Ellerindeki telefonlar kifayet ettiği müddetçe kamuoyuna bilgi aktarılmaya çalışıldı. Depremin üstünden tam 2 ay geçti. 2 koca ay! Sonuç, hâlâ sınırlı internet erişimi, hâlâ ekipman yetersizliği, hâlâ kısa vadeli destekler...

Basın gözünü kırparsa, vatandaş göremez olur. İşitemez olur. Oldu da... Kamu hizmetinde devamlılık esastır. Afetin gadrine uğrayan yerel basına uzun vadeli çözümler gerekiyor. Şark insanı gururludur, "şu da lazım" diyemez.

Ben söyleyeyim:

*İlanlara ilişkin yerel basın lehine yeni düzenlemeler lazım.

*Stüdyoların uzun vadeli yayın yapabilir hale getirilip tadilat edilmeleri lazım.

*Kamera, lens, fotoğraf makinesi, hafıza kartı, cep telefonu, batarya, adaptör gibi elektronik teçhizat lazım.

*Yerel basın lehine vergi kalemlerinde yeni düzenlemeler lazım.

*Basın mensuplarına mahsus çözüm masası kurulması lazım.

*Afet bölgesinde yüksek indirme ve yükleme kapasitesine sahip ve yalnızca basın mensuplarının erişebileceği ücretsiz internet ağı hizmetinin sunulması lazım.

Yarından tezi yok, herkes basının çaresine bakmalı...

Ömer Kara

06.04.2023

Çankaya / Ankara

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.