DEVA Partisi Kahramanmaraş İl Başkanlığı Basın Toplantısı Düzenledi
DEVA Partisi Kahramanmaraş İl Başkanlığı tarafından düzenlenen toplantıda, Sosyal Politikalardan Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Selma Aliye Kavaf, Genel Merkez Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. İbrahim Gezer gazetecilerle bir araya geldi.
DEVA Partisi Kurucular Kurulu Üyesi Sosyal Politikalardan Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Devlet eski Bakanı Selma Aliye Kavaf, Kurucular Kurulu Üyesi ve Genel Merkez Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. İbrahim Gezer, İl Başkanlığı tarafından düzenlenen basın toplantısında gündeme ilişkin değerlendirme yaptı.
Genel Başkan Yardımcısı Kavaf, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Anayasaya göre aday olup olamayacağı, millet ittifakının adayını açıklamaması sorularına cevap verdi.
Programda konuşan DEVA Partisi Kahramanmaraş İl Başkanı İrfan Karatutlu şunları söyledi: “1 milyon 200 bin nüfuslu bir şehirde hep birlikte yaşıyoruz. Bu şehirdeki problemlerin birçoğunu birlikte dillendiriyoruz. Diyoruz ki çarpık kentleşme var bu şehirde, ulaşım rezalet, havaalanına uçak inişleri kalkışlarında sorun var, hızlı treni konuşmuyoruz, bu şehirde çevre kirliliği var diyoruz. Ama gerek siyasetin gerekse yerel yönetimin belediye başkanları tarafından her hangi bir çözüm önerisinde bulunmuyorlar ve umursamaz tavırları maalesef ki devam etmektedir.
İnşallah yaklaşan seçimle birlikte bu umursamaz tavırlarını devam ettirmelerini diliyoruz ve inşallah Kahramanmaraş halkından gereken cevabı alacaklarını düşünüyorum. Niye bunu yapıyorlar, büyük ihtimalle kendi siyasi liderlerinin toplumu ötekileştirici ve umursamaz tavrı yerelde de bu yöneticilere yansımakta.
KARATUTLU: SEN KİMSİN YA HU
Malumunuz son günlerde gündem olan Sayın Genel Başkanımız Ali Babacan’a sen çocuk bezi yap, kimsin ya hu ifadelerini AK Parti Genel Başkanından duyduk. Biz inanıyoruz ki bu ülkede 2002 ile 2015 yılları arasında bir şeyler yapılmışsa bunda Sayın Bakanımız Selma Aliye Kavaf’ın da katkısı var, yine Sayın Bakanımız Nihat Ergün’ün de katkısı var ve ekonomide ve dış işlerinde muhakkak ki çok büyük katkısı Sayın Genel Başkanımız Ali Babacan’ın da büyük katkılarının olduğunu biliyoruz. Bunu söylerken şunu diyoruz, son beş yıldır madem bu işleri, bunlarsız yapabiliyorsanız Cumhuriyet tarihinin en büyük ekonomik kriziyle niye uğraşıyoruz.
Dolayısıyla gelinen durumda şunu gözlemliyoruz, oluşan bütün bu problemleri çok basit bir zihniyetle iç ve dış güçlere bağlayaraktan çözüm söyleyen bir yapıyla karşı karşıyayız. Son 20 yılda yola çıktığı arkadaşları ve değerleri bırakan zihniyete biz şunu diyoruz; Sen kimsin ya hu!”
GENEL BAŞKAN YARDIMCISI SELMA ALİYE KAVAF’IN KONUŞMASI
DEVA Partisi Sosyal Politikalardan Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Selma Aliye Kavaf, konuşmasına şunları ifade etti: “Her ne kadar ülkemizde son üç beş yılda demokrasi rafa kaldırıldı ise de yine de biz köklü devlet geleneği olan bir ülkeyiz. Yine de demokratik kurumlarımız her ne kadar içi boşaltılmış olsa da fonksiyonlarını yerine getiremez hale getirilmiş olsa da, demokrasimizin tamamen ortadan kalktığını söyleyemeyiz. Demokrasinin gereği olarak iktidarların da seçim süreçleriyle değişime uğraması değişmesi demokrasinin olmazsa olmaz kurallarındandır.
Mevcut iktidar 20 senedir ülkeyi yönetiyor, yaptıkları var yapamadıkları var. Yaptıkları için teşekkür ediyoruz ama 20 yıldır iktidarda olan bir siyasi partinin yapamadıkları noktasında her hangi bir mazeret beyan etmesini veya bunları hala bir vaat olarak dillendirmesini de açıkça inandırıcı bulmuyoruz. Ve demokratik teamüller gereği artık önümüzde gerçekleşecek olan seçim sürecinde de bu iktidarın değişmesi gerektiğine inanıyoruz. DEVA Partisinin siyaseten ortaya çıkmasının nedeni budur. Çünkü ülke başkanlık, yarı başkanlık sistemi denen bir tek adam yönetimine geçmek suretiyle ve siyaset kurumunun da alanının daraltılması nedeniyle siyaset kurumunun fonksiyonlarını yerine getirmemek adına alınan cebri bir takım tedbirler nedeniyle siyasetin alanının daraltıldığına da hep beraber şahit oluyoruz. Demokrasiyi yaşatmak istiyorsak siyaset kurumunun alanının genişletilmesi gerekir. Yeni kurulan siyasi partileri ve siyasi birliktelikleri de bu çerçevede değerlendirmek doğru olur.”
“ANAYASAYA AYKIRI, EVET, AMA YAPACAK BİR ŞEYİMİZ YOK. BİZDE ANAYASAYA AYKIRI BU SÜRECİ AYNI ŞEKİLDE DEVAM ETTİRECEĞİZ ANLAMINA MI GELİYOR?”
Kavaf, konuşmasının ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı. İşte sorulardan bazıları ve cevapları:
Biliyorsunuz, 14 Mayıs’ta seçimlerin yapılması yönünde hem Cumhurbaşkanının hem de MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin bu yönde açıklamaları var. Bununla beraber Sayın Cumhurbaşkanının Anayasaya göre adaylığını söz konusu olmadığı yönünde söylemler var. Ancak dünkü 6’lı masa toplantısından sonra yapılan açıklamada, adaylığın Anayasaya aykırı olduğu ifade ediliyor ancak yapılması ve Cumhurbaşkanı’nın aday olması halinde sürece uyulacağı yönünde bir söylem var. bu şu anlama mı geliyor; Anayasaya aykırı, evet, ama yapacak bir şeyimiz yok. Bizde Anayasaya aykırı bu süreci aynı şekilde devam ettireceğiz anlamına mı geliyor?
Kavaf: “Tabi ki 6’lı masanın bileşenleri arasında olanların hepsi de siyasi parti. Siyasi partilerin hareket alanı ve yaptırım gücü siyasi partiler ve seçim kanununda belirtilmiştir. Her hangi bir vatandaş, buna Cumhurbaşkanı da dahil veya bir siyasi partinin genel başkanı da dahil, Anayasaya aykırı davrandığı vakit yapılacak işlemler bellidir. Bir başka vatandaş veya diğer siyasi partiler bu konuda ne yapar Anayasa Mahkemesi’ne başvurur. YSK’ya başvurur ve oralarda değerlendirmeler yapılır. Orada yapılacak değerlendirmelerin üzerinde demokratik olarak yapılacak başka bir eylem var mı? İktidarın müsaade ettiği sürece, yani kolluk kuvvetleriyle sizi ne kadar cezalandırır, cezalandırmaz onu bilmiyorum, yani protesto edebilirsiniz, protesto gösterileri yapabilirisiniz. Ama madem ki hukuk devletiyiz, bir Anayasamız var, bizim eylemlerimizi ve söylemlerimizi belirleyen, şekillendiren Anayasa ve o Anayasaya bağlı yasalar var. Dolayısıyla bizim eylemlerimiz de o Anayasa ve yasalar çerçevesinde olur. O Anayasa ve yasaların gereğini yerine getirecek kurumlar vardır. İşte Anayasa Mahkemesi vardır, YSK vardır. Kurumlar burada gereğini yerine getirmiyorsa, sorumluluklarını yerine getirmiyorsa ilerisi için onların da bu sorumluluklarını yerine getirmedikleri eylemler mutlaka değerlendirileceği günler gelecektir.”
Sinan Ateş cinayetiyle ilgili gelinen nokta hakkında ne dersiniz?
Kavaf: “Sürecin yürüten mahkemeler var tabi ki, bizim elimizde belgeler, deliller yok. Hukuk sürecine intikal etmiş, açıkçası ben kendi adıma o konuda yorum yapmayı doğru bulmuyorum. Ama başkentin ortasında, üstelik de siyaseten, her hangi bir isim de olur, vatandaşın öldürülmesi asla kabul edilemez bir şey.”
“SİZ ADAYINIZA MI GÜVENEMİYORSUNUZ?”
Millet İttifakı adayı açıklamadan bu güne kadar getirmesinde acaba Cumhurbaşkanında çekinilen bir taraf mı var, yani açıklandığında yıpratılır gibi durum mu var. Siz adayınıza mı güvenemiyorsunuz?
Kavaf: “Altılı masa bir iş birliği ve güç birliği masası. Evet muhalefetteki siyasi partiler önümüzdeki seçim süreci için bir iş birliği güç birliği oluşturmak için bir araya geldiler. Türkiye’de 2018 seçimleriyle birlikte geçilmiş yarı başkanlık adı altında ucube bir sistem var. Niye böyle diyoruz, çünkü her şey bir tek kişinin kararına ve ağzından çıkacak söze bağlı. Yani bir A4 kağıda kanun hükmünde yazmış olduğu kararname ile her şeyi yapmaya muktedir, böyle bir demokrasi olmaz tabi. Bu şekilde ülke de yönetilemez. Dolayısıyla altılı masa öncelikle Türkiye’de gerçekten rafa kaldırılmış olan demokrasiyi yeniden inşa etmek, hukukun üstünlüğü ve insan haklarını, adaleti yeniden inşa etmek üzerine bir sistem kurmak üzere bir araya gelmiş bir masa. Bu sistemin adı ne; güçlendirilmiş parlamenter sistem. Güçlendirilmiş parlamenter sistemin nasıl inşa edileceğine dair bir yol haritası belirlendi önce. Kurumlar nasıl ayağa kaldırılacak, nasıl tespit edilecek.
“ALTILI MASA TÜRKİYE’DE YENİDEN BİR SİSTEM İNŞA ETMEK ÜZERE KURULMUŞ BİR MASA”
İlk bir lansman yapıldı bu yol haritası lansmanda anlatıldı biliyorsunuz. Sonra ikincisinde kurumlar nasıl ayağa kaldırılacak, hasar tespiti nasıl yapılacak, komisyonlar oluşturuldu, bunlar anlatıldı. Üçüncüsünde de yine ortak yol haritası, bir ortak söylem metni noktasında uzlaşma çalışmaları komisyonları hala devam ettiriliyor.
Şunu demek istiyorum; altılı masa Türkiye’de yeniden bir sistem inşa etmek üzere kurulmuş bir masa. Bu sistemi inşa ederken Cumhurbaşkanı seçimi yapılacak işlerden sadece bir tanesi. Sadece Cumhurbaşkanı seçmek için kurulmuş bir masa değil. Dolayısıyla bunu sadece bir Cumhurbaşkanı adayına ve Cumhurbaşkanı adayının belirlenmesine indirgemek bence altılı masanın çalışmalarını yeterince doğru anlaşılmadığı anlamına gelir.
“HENÜZ KENDİLERİ BİR ADAY BELİRLEMİŞ DEĞİLLER”
Burada tabi ki süreçler işliyor, devam ediyor. Her şeyden önce bu güne kadar diyorsunuz, Sayın Cumhurbaşkanı ve Bahçeli 14 Mayıs’ta seçim yapılacak dedi ama henüz yasal olarak bunun gereği prosedür yerine getirilmedi. Önümüzdeki süreçte göreceğiz bunu. Diğer altılı masaya ısrarla aday belirleyin baskısı yaparken henüz kendileri bir aday belirlemiş değiller. Yani eğer Sayın Cumhurbaşkanı ben adayım diyorsa resmen adayım diye çıksın, değilse aday değilim desin, kimse adayları onu belirlesinler. Bu şartı ve bu baskıyı kendileri için hiç hissetmiyorlar ama ısrarla altılı masa üzerinde böyle bir baskı oluşturuyorlar.
“HAFTANIN DÜŞMAN PANOSUNDA İLLAKİ BİR DÜŞMAN BULUNUYOR”
Algı yanılsaması oluşturuyorlar çünkü yıllardır takip edilen siyaset var, kutuplaştırma, düşmanlaştırma siyaseti. Düşman yaratılmadan ülke yönetilemiyor, iç düşman, dış düşman. Onlar bitti soğan depoları, patates depoları düşman, işte esnaf düşman, o düşman. Haftanın düşman panosunda illaki bir düşman bulunuyor. Ama şimdi düşmanlar öyle anlaşılıyor ki tükendi, artık üretilemiyor ısrarla bastırıyorlar altılı masa bir aday belirlesin bütün gündem, tartışmalar o aday üzerinden yoğunlaşsın ki iktidarın başarısızlıkları ve konuşulması gereken şeyler konuşulmasın. Mesele bu, zamanı gelince altılı masa elbette adayını açıklayacak, bunda bir sıkıntı yok.” (MEHMET SERHAT TOPALCA)