Bebeğin doğuştan getirdiği agresyon bir nevi emilmediğinde, yani annelik işlevi yerine getirilmediğinde bu durum ilerde çocukta patolojik durumlara yol açabilir. Kernberg ise bu durumu saplantılı kişilikler üzerinden incelemektedir ve bu durumu 4 evrede inceler;
I. Evre:
İlk evre çocuğun yaşamının ilk haftalarındaki durumunu anlatır. Kernberg nesne ilişkilerinin içselleştirilmesindeki ilk evrede, çocuğun anneyle ilişkisinden elde ettiği haz veren ve tatmin eden deneyimlerin oluşturduğu hafıza izlerinin oluştuğunu öne sürer. Bu evrede birbirinden farklılaşmamış ilk kendilik-nesne kümesi henüz oluşmamıştır. Yani bebek kendi bedeni ile dış dünyada ki nesne ve annenin bedeninin ayrımını yapamaz.
Bebeğin anneyle ilişkisi tatmin edici değilse otistik psikoz veya “duygulanımdan yoksun” kişiliğin habis bir tipi oluşabilir; hatta kişilik yapısı kolaylıkla antisosyal olabilir. Çocuğun ikinci evreye geçebilmesi için annesi psikofizyolojik ihtiyaçları için yeterli uyarıyı ve doyumu sağlayabilmelidir.
II. Evre:
Bu evre bebeğin yaşamının ilk 4. ve 12. haftaları arasında başlar. İkinci evrede, anne bebeğin ihtiyaçlarını karşıladığında etkinleşen, birçok algılamanın sonucunda “bütünüyle iyi” nitelikli ilk farklılaşmamış kendilik-nesne kümesi tasarımları oluşur. Kernberg’in tarif ettiği ikinci evrede “iyi” ile “kötü” daha ileri düzeyde ayırt edilir. Kendilik, kendilik olmayandan ve insan, insan olmayandan daha iyi ayrımlaştırılmaya çalışılır.
III. Evre:
Bu evre 6. ve 18. aylar arasındadır. Bu evrede kendilik tasarımları ile nesne tasarımları arasında ayırım yapılır. Yani bebek bu evrede kendini ve ötekileri fark eder, ayırt eder. Ve bu durum büyük olasılıkla 6–10 aylık bebeklerdeki yabancı kaygısının oluştuğu kritik bir evredir. Bu evrede bebek anneyi diğerler yabancı kişilerden ayırt etmeye başlar. Olması gereken yabancı yüz korkusu oluşmayan bebeklerde gelişim problemi görülebilmektedir
IV. Evre:
Son evre birinci yaşın sonuyla ikinci yaşın ikinci yarısı arasında başlar ve çocukluk boyunca devam eder. Bu devrede “iyi” ve “kötü” kendilik tasarımlarının ayrımlaşması sona erer ve kendilik tasarımının bütünleşmesi sağlanır, bireyin kimliği belli olur. Bu yapı, beraberinde benlik idealinin de ehlileştirildiği üst benliktir. Sonuncu evrede bebeğinin bütünleşen kendilik imgelemi sürecinde annelik işlevi büyük rol oynamaktadır. Hayatın ilk yıllarında bebeğin geçtiği bu sürecin farkındalığını yaşayan ve ona göre davranan bir anne bebeğine bu süreçte istediğini verecektir.
Başa dönersek eğer, Winnicott'un ''yeterince iyi anne'' nesnesi bebeğin bu sürecini sağlıklı bir şekilde tamamlamasında en önemli rolü oynayacaktır. Kendi egosunu bir kenara bırakabilen, dinleyebilen, sakin kalabilen bir anne ancak bebeğin agresyonunu içine alabilir.
KAYNAKÇA
1) Donald Winnicott- Nesne İlişkileri Kuramı
2) Otto F. Kernberg- Nesne İlişkileri Teorisi