Bizler de her normal insan gibi 23 anneden, 23 babadan olmak üzere toplam 46 kromozomla ve insan olarak dünyaya gelmiş birer canlıyız. Kimimiz dişi, kimimiz erkek ama toplumu oluşturan diğer kişiler gibi biz de sıradan insanlarız. Yani yiyor, içiyor, uyuyor, gülüyor, ağlıyor, yoruluyoruz. Yaptığımız iş dışında dünya gezegeninin diğer canlı üyeleri olan insan evlatları gibi birer faniyiz…
Lakin fanilik manilik şöyle dursun, insanlar bizi ya uzaydan çıkmış gelmiş veyahut toprağın derinliklerinden fışkırmış bir yaratık veya insan gibi görünen ama ancak insan dışı-üstü-altı gibi bir varlık olarak değerlendiriyor. Tabi bazıları, istisnalar müstesna, müstesnanın da kaideyle arasında olan münasebeti izaha lüzum yoktur.
Evet nedir bu kadar laf eveleyip gevelemek denirse o da zahir olan, her aptala malum olan, şu izahı dahi nadanları bile çileden çıkaran, derinliği söyleyenin sığlığını ispatlayan söz: basın yemeyi sever.
Vallaha sever, senin sevdiğin kadar, senin ihtiyacın olduğu kadar, senin yaşamana yetecek şekilde yediğin içtiğin kadar, basında çalışanlar da sever, senden daha fazla değil. Çünkü senin yemeye ayırdığın vakit kadar onun boş vakti yoktur zira olursa sen o işkembeyi kübranı çer çöple dolduramazsın çünkü burnun pislikten, başın dertten kurtulmaz.
İnsanların diline pelesenk olmuş bu söz, söyleyen kişilerin yüzünü bile kızartmadan her ortamda bir zırıltı gibi çınlar durur. Her dört ayağın attığı çifte gibi her dört ayaklıya çifte atsaydık zaten bizde onlardan biri olurduk. Ama onlar kabul etmese bile bu şekle bürünmüş cahillerin aksine bizde diğer erdemliler gibi arif ve kamil insan olma derdiyle bu gibi zırvalıklara kulak dahi kabartmıyorduk.
Ama artık o kadar duyduk ki bünye kaldıramaz oldu, bilirsiniz vücuda faydalı dahi olsa bir şeyi sürekli yüklerseniz o mutlaka bir arızaya sebep olur. Bu da aynen öyledir.
Bu gün Karaziyaret Mahallesinin muhtarı gazeteci arkadaşları davet etti, çalışmaları, planları hakkında konuşmak için. Birkaç divane meslektaşım gibi bende katılmak gafletinde bulundum ne de olsa başımıza gelecekleri bilmiyorduk.
Gittik birkaç dakika sonra, bir partiden ayrılarak yeni bir parti kurmuş olanların üyeleri ‘iyi’ çalışma yapmak için sahaya çıkmışlar, muhtarı da bir görelim demişler. Geldiler, hoş geldilerdi ta ki bir kendini ve haddini bilmezin hakaret ve ‘nida’ları ortalığı çınlatana kadar.
Adamın teki ki ismini vermek istemiyorum, çok isteyenler yazının içinde mutlaka bulur onu, elini turşu tabağına uzatıp içindeki taneleri mideye götürürken basın yemeyi sever diye ortaya pimi çekilmiş bombayı bıraktı.
La havle dedik ve sustuk, her zamanki gibi tabi bize basın yemeyi sever diyen şahıs hala tabakta bir şeyler atıştırmaya devam ediyor. Çok geçmeden aynı şahıs yani daha önce aynı yüz kızartıcı kabahati işlemiş kişi bu defa da demez mi, biz AK Partili değiliz, olsak yemeyi severdik diye. Neden bunları dedi, muhtar kendince bir sofra kurmuş hem bizlere ikram edecek hem de açıklamasını yapacak kendilerini de sofraya davet ettiler ki, gerek yoktu zaten bu şahıs çoktan başlamıştı, onun üzerine bunu dedi.
Bu arada arkadaşlar artık bardağı taşıran bu adama haddini bildirmeye başladılar. Derken fırsatını buldum bir laf da ben söyledim zira kambersiz düğün olmaz, sisli ve puslu havaları severim.
Yanındaki diğerleri utana sıkıla mahsun mahcup yüzleri yerde kalktı.
Şimdi biz kimseden bize yemek versin istemiyoruz, toplantınızı, programınızı ekmekli yemekli yapın demiyoruz. Hatta ben dahil birçok arkadaşım her fırsatta yemeği boş verin, gerek yok diyoruz.
İnsanlar kendileri ikram etmek istiyor ve biz de mecburen katılıyorsak Allah aşkına bizim ne suçumuz var? Yani siz şimdi bize çağırdığımız zaman gelmeyin mi demek istiyorsunuz?
Yapmayın kardeşim, kaç defa kapınızı çaldık, kaç defa sizden sadaka yemek istedik, kaç defa sizi orada burada sıkıştırdık.
Diyorsanız ki bizden reklam, kutlama falan istiyorsunuz valla o da kanunla nizamla bize tanınmış bir haktır ve bizde ailemizin geçimi için bunu istemek zorundayız. Zira bu işi babamızın, anamızın hayrına yapmıyoruz. Usulüne aykırı, gereğinden fazla, kanun dışı bir isteme, talep şekli varsa isteyen kişiyi reddedin ve adını hiç sıkılmadan deşifre edin. Çünkü biz alnımızın hakkıyla, helal rızık peşindeyiz.
Yapmayın valla yapmayın bunu, bize bir şey olmuyor kendi karakterinizi ortaya koyuyorsunuz, bunun şakasını bile yapmayın. Gözümüzde beş para değeriniz kalmıyor…
Değerli kardeşim. Helal ekmeğiniz ve gönüllü yapmış olduğunuz onlarca habere şahit oldun. Bu şekilde ithamlarla sizleri karalayan ve aşağılamak isteyen aşağılık kişiliklere fırsat vermediğiniz için tebrik ediyorum. Her zaman yanınızda olacağız. Allah yar ve yardımcınız olsun.